Kayıtlar

Hazırlanın Güneşe Dokunuyoruz! / Parker Solar Probe

Resim
         2018’de dünyada olanlar bizi çok meşgul etse de, uzay bilimi ve teknolojisi alanında da önemli gelişmeler yaşandığı bir gerçek. Bu gelişmelerden biri çok sıcak bir yer için. Hayır hayır Adana değil, Güneş sisteminde gidilmeyen ve bilinmezliklerle dolu olan tek yer, Güneş.     NASA’nın uzay keşif istek listesinin başındaki görev Parker Güneş Sondası, 12 Ağustos 2018'de fırlatılan tasarım ve mühendislik harikası. Adını, Güneşin plazma parçacıklarını uzaya saçtığı (Güneş rüzgarları) teorinin sahibi Eugene Newman Parker'dan alan araç sayesinde, ilk defa bir uzay aracına hayatta olan bilim insanının ismi verilmiş oldu. İlklerle dolu olan bu sonda, en hızlı araç olma unvanına da sahip.     Parker Güneş Sondası, Güneşimizin de bir yıldız olmasından dolayı, yıldızların doğası, yapısı, kimyası ile ilgili birçok bilgiye sahip olmamızı sağlayacak. Güneş'in atmosferinin, yüzeyinden daha sıcak olmasının sebebi anlaşılacak ve buna benzer onyıllardır araştırılan birço

İklim mühendisliği kurtuluş mu, felaket mi?

Resim
İKLİM MÜHENDİSLİĞİ KURTULUŞ MU , FELAKET Mİ ? Dünyamızın sınıra yaklaştığı şu günlerde hepimizin ilgilendiren konu : Geoengineering , iklim mühendisliği !      Sanayi öncesi döneme göre 1 derece artan sıcaklıkla beraber küresel ısınma , kuraklık, sel gibi aşırı hava olayları, deniz seviyesinde yükselme ve Arktik denizinin erimesi gibi olaylarla etkilerini belli etmeye başladı. Sera gazı emisyonları bu şekilde devam ederse küresel ısınma yaklaşık 15 yıl sonra 1,5 sınırını geçecek. Bu da gezegenimize çoğu alanda büyük hasarlar verecek olan bir sınır.      İklim mühendisliğini, küresel ısınmadan kaynaklanan iklim değişikliğine karşı koymak için Dünya sistemlerinde kasti müdahale olarak tanımlayabiliriz. Güneş radyasyonlarını engelleme veya karbondioksit giderme amacıyla yapılan çalışmalar küresel ısınmayı engelleme açısından kurtuluş ; bu çalışmaların geri döndürülemez olumsuz sonuçlara sebep olabi

Yıldırımdaki enerjiyi neden kullanamıyoruz?

Resim
Göz kamaştırıcı ışığını görünce, 'neden yıldırımdan enerji üretmiyoruz?' sorusu çoğumuzun dikkatini çekmiştir diye düşünüyorum. Enerji ihtiyacının arttığı günümüzde, yıldırımın bir enerji kaynağı olarak kullanılıp kullanılamayacağı akılları  kurcalıyor. Belki de yakın gelecekte karşılaşabileceğimiz bir enerji türü yıldırım. Yıldırımda oluşan enerji hakkında konuşmadan önce yıldırımın ne olduğundan bahsedelim.  Yerküremizin bir elektrot ve  atmosferde bulunan iletken tabakanın  -stratosfer katmanının-   diğer elektrot olduğu bir, küre elektrot sistemi düşünelim. Bu iki elektrot arasında 100 volt ile 160 volt arasında değişen,  sürekli bir elektrostatik alan vardır. Basitçe + ve - yükler arasındaki elektrik aktarımları ile elektrotlarda oluşan kondansatör boşalır. Bu boşalma için iletim şartlarının uygun olması gerekir.  Ye rkürede saniyede yaklaşık 100 boşalma olayı oluyor ve bunların üçte biri yeryüzüne ulaşabiliyor.  Tamamen yenilenebilir, yağmurlu

Devridaim makineler sınırsız enerjinin formülü mü?

Resim
Başlangıç için bir kere enerji verdikten sonra bir daha dışarıdan hiçbir enerji girdisine ihtiyaç duymadan sonsuza dek çalışabilen bir makine..  İlk defa milattan önce 1500lü yıllarda Hint matematikçi Bhaskara'nın tasarladığı dişli çark sistemiyle başlayan devridaim makineleri, günümüze kadar popülerliğini kaybetmeden gelmiştir. Sanırım bunda en büyük etken evde,ucuza yapılabilmesi. Öyle ki youtube a devridaim makineleri yazarsanız bir çok video ile karşılaşacaksınız. Bu makineler belli bir zaman aralığında bakıldığında sürekli çalışıyor gibi görünür. Sanırım insanların  yüzyıllardır  böyle bir şeyin gerçek olabileceğine inanmasının, umutlanmasının sebebi bu.  Düşünsenize kendi ışığıyla elektrik üretecek bir ampul, tükenmeyen kaynaklar, hatta sonsuz yaşam. Bu süper enerji kaşiflerinin karşısında ufak bir problem var.  ...TERMODİNAMİK KANUNLARI Termodinamiğin 1. yasasına göre enerji yaratılamaz ve yok edilemez.  2. yasası ise v erdiğiniz enerjiden fazlasını al

Toprakları Olmayan Krallık : ASGARDİA

Resim
Sci-fi dizilerden aşina olduğumuz  uzayda yaşama giriş için atılan yeni adımın ismi, ilk uzay ülkesi olmayı hedefleyen Asgardia. Dünya yörüngesinde kurulacak olan uzay istasyonunda, vatandaşlarının kendi kural ve yasalarına uygun yaşamasını isteyen topluluğun amacı birlik beraberlik, barış, dünyayı uzay çöpünden ve meteorlardan korumak , çiçek böcek .. Geçen yıl Asgardia üyesi olduğumu söylediğimde arkadaşlarımın 'ne kadar boş insansın yav' tepkisinin, Türklerin genelde vereceği bir tepki olduğunu düşünsem de, aslında Türklerin fazlaca dikkatini çeken bir olaymış. Çünkü , Amerikanın 26 bin üyesinden sonra, 22 bin üyeyle Türkler ikinci sırada yer alıyor. Bu da n e kadar hayalperest bir millet olduğumuzun kanıtı niteliğinde..  Ancak  umulanın aksine, kendi ülkelerinde yaşamaya devam edeceklerini öğrenen Türklerin gözü yaşlııı, ağlıyorr, 'ne demek uzaylı manita yapamayacağız' diyor.  Uzaya gitmek , uzay üssü kurmak, aya yerleşmek , insanları götürmek,

Beyin girişli ara kablosu olan var mı?

Resim
Neuralink    :  Elon Musk' ın  'neural lace' fikrini gerçekleştirmek istediği yeni girişimin adı. Beynimizi doğrudan bilgisayarlara bağlayabileceğimizi söyleyen   Musk'ın ,  Black Mirror dizisinde senaryo yazarı olduğunu düşünmeye başladım  .  "Aslında zaten cyborguz. Tek sorun outputun yavaş olması. Et çubuklarının (parmakların) hızı ile sınırlanıyoruz." diyerek dikkatleri üstüne çeken Musk,  bir konuşmasında  “neural lace” dediği yani i nsan makine simbiyozunu biyolojik olarak gerçekleştiren  bir proje üzerinde çalıştığını belirtmişti. Yine ne yapıyor acaba bu adam diye düşündürürüken, Neurolink'i ortaya çıkararak niyetinin ciddi olduğunu anlamamızı sağladı.   Yatırımcıları  ikna etmeye çalışmaktan hayallerini gerçekleştirmekte geciken Musk'ın Neuralink'i yaklaşık 27 milyon dolarlık bir fon toplamayı başardı . Evet Elon Musk, bir cyborg girişimi kurmak istiyor. Artık aramızdan bir kaç kişinin terminatör olması muhtemel.  (Cyb

IŞIĞINI GÜNEŞTEN ALAN BETON

Resim
Bu çimento gündüz güneş enerjisini depolayarak gece ışık saçıyor. Yollarda yapılan aydınlatma maliyetini oldukça düşüreceği öngörülen çimento sayesinde milyonlarca dolar tasarruf edileceğinden bahsediyorlar.  Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının gittikçe yaygınlaşmaya başladığı şu zamanlarda bu parıltılı betonun geliştiricisi Meksika  Michoacan Üniversitesi’nden Dr. José Carlos Rubio abimiz ç imentonun suyla karıştığı anda çözündüğünü ama içinde güneş ışığının absorbe olmasını engelleyen ve donuk jel görünümü veren kristaller olduğunu fark etmiş. Bu kristaller çimentodan ayrıştırıldığı zaman, çimento güneş ışınlarını absorbe eden şeffaf bir jel yapıya kavuşuyor. Böylece, gündüz güneş ışığını depolayıp, gece ışık saçar hale geliyor, aynı yol tabelalarında ve kedigözü tabir edilen floresanlarda olduğu gibi.  Bu teknikle, çimento kullanılan her yerin saçtığı ışık sayesinde aydınlatma yapacağını ve dünyada senede 4 milyar ton çimento tüketildiği düşünülürse,